12 Mart 2012 Pazartesi

EN ŞİŞMANLATICI GIDA : YAĞ


Bir gram yağda 9 kalori vardır, yani en şişmanlatıcı gıdadır.

Yağ sizi tok tutmaz, tersine daha fazla yemeye teşvik eder. Yakamadığınız yağ ise vücudunuzun başlıca iki bölgesinde toplanır. Göbek çevreniz ve kalçanızda gözle görülür şekilde, görünmez olarak da damarların iç çeperlerinde.  Damarlarınız birkaç bin kilometre uzunluğunda bir ağ olduğu için siz fark etmeden buralarda epey yağ birikebilir, bu da zamanla felç veya kalp krizine sebep olur.

Yıllar içinde bedeninizde biriken yağ zihinsel faaliyetlerinizi, entelektüel performansınızı hatta uykunuzu bile negatif etkiler. Beyin hücrelerinin birbirleriyle olan komünikasyonunu etkiler, bu da düşüncelerimizin yoğunlaşmasını engeller. Beyin hücreleri arasındaki bu iletişimi sağlayan elektrik akımının tamamı ile engellenmesi için kızartma dolu birkaç yıl yeter, bunun sonucu da alzheimerdir.

Beden gizli gizli yağ bağlar, bel etrafındaki yağ tabakası günden güne, hem de fark edemeden büyür. Günde bir yemek kaşığı, bedeninizin enerji olarak kullanamayacağı yağ (ki bu ancak 10 gr. dır) fazladan yerseniz 10 yıl içerisinde 50 kilo almanız mümkündür. Bu miktarı yakmak için 350 000 kalori harcamanız gerekir ki bu da 700 saat spor yapmayı gerektirir.

Tabii ki planlı ve gündelik egzersiz yaparak, zamanınızı bütün gün spor salonlarında geçirmeden de belinizin etrafında, damarlarınızda ve beyin hücrelerinizde biriken yağlardan kurtulabilirsiniz.
Ayrıca günlük kalori alımınızı da planlayarak, yağlardan aldığınız kalorileri de yarıya indirerek yeniden fit olmayı sağlayabilirsiniz.

İnsanın ömrünü uzatmanın en kolay ve en etkili yöntemi alınan yağ miktarını azaltmaktır. Diyet yapmayın yaşam şeklinizi planlayarak değiştirin. Yalnızca günde bir yemek kaşığı daha az yağ tüketerek yılda 5 kilo verebilirsiniz.

YİYEREK GENÇ KALIN


Doğadaki en kuvvetli ilaç yemektir.

Neden her yerde yöresel mutfaklar vardır? Hiç düşündünüz mü?

Cevabı çok basit; O bölgede yetişen gıdaları toplar, vücudumuza en yararlı olacak şekilde karıştırır ve yeriz, adına da yemek deriz.

Hiç merak ettiniz mi ? Niye tariflerde hep 2 yumuta, 3 bardak un, 1 orta boy soğan gibidir; çünkü o karışım sağlık verir de ondan.

Aslında bu karışımlar O bölgede yaşayan insanlara her türlü gereksinimlerini karşılayacak şekilde hazırlanmış reçetelerdir. Yediğiniz yemekler hayatınızdaki pek çok şeyi etkiler; enerji seviyenizi, hastalıklara karşı direncinizi, düşüncelerinizin rengini, ruh halinizi, ve yaratıcılığınızı.

Doğru yemekleri seçerek mutluluk hormonlarımızı uyarabilir, en iyi performansa ulaşabilir, ruhumuzu dengede tutabilirsiniz, hepsinden önce de yaşlanmayı geciktirebilirsiniz.

4 Mart 2012 Pazar

HANGİ DİYETİ UYGULAMALIYIZ ?

Piyasadaki diyetlerden hangisi doğru ?

Hangisi biz hakikaten zayıflatır?

Hepsi doğru, hepsi de bizi zayıflatır.

ANCAK diyeti tamamlayıp, istediğimiz - yada olmamız gereken sağlıklı kiloya indikten sonra  ne kadar zamanda verdiğimiz kiloları ve de fazlasını geri alırız? Aslında bana kalırsa sorulması gereken soru bu.
Ne kadar zamanda kaç kilo zayıflatır bu diyet beni ? değil.

Biz şişkolar için hazırlanmış tonla diyet var ortalıkta. Hele hele devletler de obezliğe karşı savaş açınca milyar dolar seviyesindeki "zayıflatma" endistürisi tirilyon dolarlık bir pazar'a sahip olacak. Ehh ekonomiyi canlandırmak için başka savaş bulamazlarsa şişkoluğa savaş açar onlarda. Diyet kitapları, zayıflama hapları, danışmanlık merkezleri, Alo zayıflama hatları, Anonim Şişkolar dernekleri falan havada uçuşmaya başlar, bizim zavallı kilolarımız da birilerinin cebine money money olarak iner. Yağlı sektör dedikleri herhalde bu olsa gerek. Biz "sıska" onlar da "zengin" olur. 

Ya sonra ?

Sıskalar yeniden yemeye başlar, zengin olanlar semirir, bu sefer herkes şişman olur. O zaman ne yapacağız ?

O zaman da Allah Kerim canım, ya kıtlık çıkar ya buz çağı gelir ya da küresel ısınma, marduk falan zengin olanın zengin olduğu belindeki Rolexten anlaşılana kadar bu böyle gider.

Aman unutmayın haaaaaaaaa!!!   Buzul çağını sağ olarak atlatabilenler şişmanlık geni olanlarmış !

Bakın arkadaşlar zayıflamanın en sağlıklı yöntemi Hayat Tarzını değiştirmek, hareketli yaşamaya başlamak ve yemek yemeyi öğrenmek, diğerlerinin hepsi hikaye.

26 Şubat 2012 Pazar

NEDEN ŞİŞKOYUZ

Neden şişmanlıyoruz ?

Bunun sebebi şişmanlık geni. Bu genin baskın olduğu insanlar daha kolay şişmanlıyorlarmış.

Sebebe bak, hergün durmadan güp güp gövdeye indirdiğin yemekler şişmanlatmıyor da ufacık gen mi şişmanlatıyor yani.

Pek çok sebebi var gibi görünse de şişmanlığın tek bir ortak sebebi var, o da;

Harcadığın enerjiden fazlasını almak, yani yemen gerekenden fazlasını yemek.

Lokantadaki porsiyonlara bakın, tabağın içinde ne kadar yemek varsa siz de evde o kadar yiyin. Bana çok oldu, misafir olarak başkasının evinde kaldığım bir iki günde bile 2 - 3 kilo verdiğim oldu. Sebebi onların beni aç bırakması değil sadece benim onların normal porsiyonları kadar yemem.

İhtiyarladıkca her on senede metabolizma % 5 kadar yavaşlıyormuş, yani 40 yaşında yediğimizin aynısını yesek, hareketliliğimizi de aynı şekilde devam ettirsek bile 50 yaşında kilo alma eğilimiz artıyor.

Sonuç olarak sağlıklı yaşam için normal insan kadar yememiz ve hareketli olmamız aslında yetiyor.

4 Şubat 2012 Cumartesi

YILLARIN ZAYIFLATAMADIĞI PİS ŞİŞKO

Bu Gün : 148,40 Kg


Bu iş iki sene önce başladı.

Yılların zayflatamadığı koca şişko, ben, iki sene kadar önce birden kötüledim, önce bacaklarım ve ayaklarım şişti, üç adım attığımda göğsüm ağrımaya başladı, üç adım daha attığımda ise bacaklarım yorulmaya başladı.

Hiç bana ne oluyor diye düşünmeden, doktora falan da görünmeden önce, hemen tartıya koştum. Tabii evdeki 130 kg ya kadar tartığı için beni zaten uzun zamandır tartamıyordu, ben de mahalledeki super markete gittim. Depolarının girişinde bir kantarları var, çuvalları tartmak için herhalde, eh ben de artık bir çuval (ne çuvalıysa) olduğuma göre tam bana göre. Kimseye çaktırmadan üzerine çıktım, digital gösterge 160 ve noktadan sonra da bir takım rakamlar yazdı. herzaman şişkoydum ama bu kadarı da ÇÜŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ artık.

Baktım ki gurmelik, yemeği sevmek, obur olmak falan artık beni yavaş yavaş öldürme ile süründürme arası bir duruma götürmekte, boğazdan gelenle giden de farklı, gelen hoş, zevkli, tadından yanına varılmıyo ama boğazdan giden hiç de öyle değil korktum.

İşte o zaman bu yemekden zevk alma işinin böyle gitmeyeceğine, devamının da bayağı kötü geleceğine inanarak bir şeyler yapmam gerektiğini anladım.

Hemen bir tıpa aramaya başladım. Yılların zayıflatamadığı bir koca şişko olarak bende tıpalar, yöntemler , rejimler çok. Denemediğim hiç bir yol yok desem yeridir tüm hayatım boyunca. Hepsini bilirim reimlerin hatta hepsini de bir şekilde denedim ama bu sefer hangisi acaba diye uygulayacağım diyete karar vermeye çalışırken - ki 15b gün geçti bu arada, bir arkadaşım beni kolumdan (yada kulağımdan) tuttuğu gibi bir diyetisyene götürdü. çok tatlı, konusunda uzman olduğu her halinden belli ve en önemlisi beni zayıflatmaya azimli bir hanım. Önce beni çıplak ayakla bir makinenin üzerine çıkardı, vücumdaki kas , su, yağ oranlarını ölçüyormuş. Gerçi ben pek inanmadım ama neyse. Çıkan sonucun bana dokunan yeri ne kadar oranda yağ olduğumdan çok sonuca göre belirlenen yaşımın 68 olmasıydı. hemen koşa koşa eve geldim, aynaya baktım, EVEEET 70 lik bir amca aynadan bana bakıyor. Halbuki ben hala gencim güzelim sesim de güzel diye ortalarda dolaşırken bu aynadaki 70 lik amca inanın hiç de şık olmadı. benim moral yerlerde sürünürken dieyetisyenim ve beraber çalıştığı doktor amca beni karşılarına alıp elime bir reçete - pardon diyet listesi sıkıştırdılar. İlk hafta bayağı zorlandım tabii ki, yazdıklarını yemelerden önce mi yoksa yemeklerden sonra mı almam gerektiğini sormayı unutmuşum. Bir hafta sonra veren doktor da olsa, yazılanların yemeğin kendisi olduğunu anlayınca zaten dibe vurmuş olan moralim sıfırın da altına indi.

Verilen diyeti tam uygulamasam da işe yaradı, üç bölümlü midemi doldurmak, hele gözümü doyurmak için büyük çaba harcadım, 12 kilo verdim. Derken tatile Bodruma gittim, ne tatidi ama 8 kilo aldım geri gelirken.

Arkadan Hindistanda Ayurveda eğitimine gittik, Ayurvedik beslenme ve masaj beni 10 kilo zayıflattı
Neyse , ben 10 kilo verdim, sonra geri aldım , sonra bi daha 12 kilo verdim, bi daha aldım, 10 kg daha verdim onu da aldım.

VEEEEEE   bir kere daha anladım ki işin aslı benim bir ömür boyu yaptığım diyetler değil, işin aslı kararlılık, irade gücü falan ama bu enerjilerin harcanması gereken asıl nokta YAŞAM TARZINI değiştirmek.

Ya da başka bir deyişle ADAM GİBİ YEMEK ve bunu da YAŞAM TARZI haline çevirmek. Bunu başarması da kolay değil.



Bunları sizle niye mi paylaşıyorum?

Sebebi çok basit, yarım asırı geçmiş bir zamandır edinilmiş alışkanlıkları bırakmak ve yaşam tarzını değiştirmek hiç de kolay bir şey değil, hele hele tek başına yürümeye çalışırsan. Yaptıklarımı, yediklerimi, yemeklerimin tariflerini, sevinç ve sıkıntılarımı, bu yolda giderken çektiklerimi sizlerle paylaşırsam belki sizler yürümeye başladığım yolda yanımda olursunuz, koluma giresiniz, beni cesaretlendirir, vazgeçmemi engellersiniz diye. Bakalım sizin de desteğinizle becerebilecekmiyim, becerebilecekmiyiz.

3 Şubat 2012 Cuma

OBEZ artık ABES


Dünyada şişmalık hızla yayılan bir hale geldi, o kadar ki önceleri şimanlığı sadece bir "kişisel durum" olarak algılayan ve şişmanlara yönelik endüstrilerin oluştuğu ülkelerde bile artık şişmanlığa savaş açıldı.

Niye mi ?

Çünkü şişmanlık artık bir "HASTALIK" olarak nitelendiriliyor.

Üstelik sadece kendisi bir hastalık değil, kanser, kalp, yüksek tansiyon, şeker, insülin intoleransı gibi hastalıklara sebep oluyor.

Kanser hücreleri şekeri çok severlermiş, şeker buldularmıda hemen hoooop yutuverirlermiş, ehhhh kalp ve damar hastalıklarının ve yüksek tansiyonun neler yapabileceğini artık hepimiz biliyoruz, ya öldürüyor ya da süründürüyorlar, şeker de tüm vücudu bozup sağlığını ve yaşam kaliteni alıp götürüyor.

Tabii şişkoluğun getirdiği psikolojik bozukluklar da cabası. düşünsene dükkanlarda görüp de bayıldığın hiç bir elbisenin sana olmadığını, ne kadar depresif değil mi ?

Dün gece haberlerinde vardı, Amerikada şekerin nekadar tehlikeli olduğunu ve bağımlılık yaptığını keşfetmişler (!), okullarda şekerli mamullerin (sırf şeker mamulleri değil) ve gazlı içeceklerin satışının yasaklanmasından, alkol tütün kadar bağımlık yapan ve tehlikeli olan şekerli mamullerin belli yaşın altındakilere bile satılmasını yasaklayıcı tedbirler getirmeye çalışıyolarmış.

Yakında da herhalde Anonim Şekerciler diye gruplar açarlar.

Peki biz şişkolar ne yapalım ? Biz de mi acaba Ananoim Şişkolar grupları kursak, haftada bir gece toplanıp, " Evet Ben Bir Pis Şişkoyum " diye söze başlayıp beslenme şekillerimizi mi tartışsak.

Yoksa sadece durumumuzun farkına varıp, Yeme şeklimizi Beslenme şekline mi çevirsek ?